Senua's Saga: Hellblade 2 İnceleme - GamerSocial / Oyun Bilgi Paylaşım Platform
Türünü Yansıtan En İyi Dedektif Oyunları

Sıradaki içerik:

Türünü Yansıtan En İyi Dedektif Oyunları

e
sv

Senua’s Saga: Hellblade 2 İnceleme

25 okunma — 15 Haziran 2024 14:10

Anlatı odaklı oyunlardan hoşlanıyorsanız Senua’nın devam eden hikayesine kaldığı yerden devam edebilirsiniz. Ancak baştan belirtmem gerekiyor ki, ilk oyunu henüz oynamadıysanız Senua’s Saga: Hellblade 2 İnceleme yazımızı okumadan önce ilk oyunu bitirmenizi tavsiye ediyorum. Zira, Ninja Theory’nin uzun zamandır beklediğimiz hikayesi, ilk oyunun kaldığı yerden devam ediyor.

Macera/korku türündeki ilk oyun, önce PC ve PS4 için yayınlanmıştı. Bu sebeple PS5 oyuncularının heyecanla beklediğini düşünüyor olsak da, Microsoft’un E3 2018’de dört stüdyo satın aldığını duyurmasıyla bu hayalleri şimdilik suya düşmüş gibi görünüyor. Tahmin edeceğiniz üzere bu stüdyolardan biri de Ninja Theory’ydi. Sonuç olarak, bu Hellblade 2’nin Xbox Series X ve PC’ye özel olacağı anlamına geliyor. Belki ilerleyen dönemlerde, daha önce olduğu gibi, Switch ve PS5 için gelebilir olsa da şu aşamada herhangi bir duyuru bulunmuyor.

Senua’s Saga: Hellblade 2 İnceleme / PC

Senua’s Saga: Hellblade 2 sonunda Xbox ve PC’ye çıktı. İskandinav mitoslarıyla beslenen aksiyon destanı, maksimum karanlık fantezi atmosferi için Unreal Engine 5’te inşa edilen bir devam oyununda kahramanımızın geri dönüşüne tanıklık ediyoruz. Geliştirici Ninja Theory, Hellblade: Senua’s Sacrifice’ın devam oyununu 2019’da duyurduğunda, hepimizi yeniden heyecan sarmıştı. 2023’ün sonunda çıkmasını beklediğimiz yapım, erteleme sonucunda bugüne kadar sarktı. Ama “iyi ki sarkmış” demekten kendimi alamıyorum.

Hikaye

Hellblade II, 10. yüzyıl İzlanda’sında geçiyor. Savaşçı Senua’nın Hel diyarından dönüşünün ardından, anavatanı Orkney’de halkına yıkıcı kayıplar verdiren Viking akıncılarından intikam almak için yola çıkmasını konu alıyor. Hikaye hakkında daha fazla detay vermek pek istemiyorum, zira yukarıda da belirttiğim üzere oyun anlatı odaklı. Bu da ister istemez bolca spoiler’ı da beraberinde getirecektir

Senua, Hellblade: Senua’s Sacrifice’da kendisine fısıldayan sesleri algılamasına ve canlı halüsinasyonlar görmesine neden olan bir tür psikozdan muzdaripti. Annesi Galena ile paylaştığı bir özellik olan bu durum, çocukluğundan beri peşini bırakmamış ve macerası boyunca ona yol göstermiş. “Kafamızda bu kadar ses dönerken oyuna konsantre olmak zor olmuyor mu?” diye sorduğunuzu hissediyorum. Cevabım kesinlikle hayır olacaktır, zira nu sesleri iyi bir şekilde takip ederseniz, çok kritik anlarda oldukça yardımcı oluyor. Bu sebeple oyunu sadece görsel olarak değil, işitsel olarak da takip etmeniz çok zaman hayatınızı kurtaran sonuçları da beraberinde getiriyor.

Senua’nun karanlık fantezi dünyasında gezinirken, düşmanlarla yakın dövüşe girip, ateş saldırılarından kaçıyoruz. Aynı zamanda sayısız ve ürkütücü tünellerden geçip, bir çok bulmacayı da çözmemiz gerekiyor. Zaten maceramıza başladığımız anda da bunu hissediyoruz. Öğretici bölümü olmasa da ilk bölüm tamamen ona uygun tasarlanmış. Basit basit başlayan oyunda gitgide daha karmaşık bulmacalar, daha zorlu düşmanlar karşımıza çıkıyor. Bu süreçte el, göz ve işitme koordinasyonunu geliştirebilmeniz oldukça önemli. Çünkü bir önceki dövüşte elde ettiğiniz tecrübeleri sıradakinde kesinlikle kullanacaksınız. Bu da oyuna akıcılık kazandırmış.

Bugüne kadar çıkan tüm haberlerde oyunun 8-10 saat arasında bitirileceği söyleniyordu. Benim için o kadar basit olmadığını söyleyeyim. Yaklaşık 12 saatlik sürede tamamladım. Ama inanın ki oyunun başından kalkmayı hiç istemedim. Hikaye o kadar akıcı kurgulanmış ki, “Hadi bu görevden sonra ara vereyim” desem de, “Bir sonraki görevde ne olacak?” sorusu aklımdan çıkmadığı için devam ettim. Sadece bir kaç defa aklımı toparlayabilmek için ara vermek zorunda kaldım. Zira boss savaşları kimi zaman çok zorlu olabiliyor. Biraz ara verip, yeniden denediğimde, kaçırdığım noktayı fark edebildim.

Maceramız boyunca hiç beklemediğimiz kişiler ile yoldaşlık yapıp, yine hiç beklemediğimiz kişilerden de zarar görebiliyoruz. Bu sebeple her an savaşa devam edecekmişiz gibi hazırlıklı olmakta da fayda var. Her ne kadar oyun sizi bir çok konuda yönlendiriyor olsa da Senua’nın kafası karışık. Ne zaman nasıl bir tepki vereceğini bilemiyoruz.

Grafikler

Benim en çok etkilendiğim noktaların başında oyunun grafikleri ve optimizasyonu geldi. Test için kullandığım MSI Katana’da en üst ayarlarda bile en ufak takılma, FPS değerlerinde düşme hissetmedim. Üstelik oyun Unreal Engine 5 ile geliştirilmiş olmasına rağmen. Son dönemde UE5 ile çıkan yapımlarda yaşanan performans sorunlarını biliyoruz. O sebeple, Hellblade 2: Senua’s Saga’da da aynı sorunlardan muzdarip olabileceğimizden ötürü çekingelerim vardı. Sadece optimizasyonun kalitesi bile verdiğim puanın büyük kısmını oluşturabilir.

Dünya kimi zaman çok karanlık, kimi zaman da muhteşem akşam manzaraları sunuyor olsa da, yol boyunca karşımıza çıkan bulmacalar oyunun en renkli sahnelerini oluşturuyor. Kimi zaman etkileşime geçmeden çözemediğiniz bulmacalar, kimi zaman da sadece doğru noktada bulunmanızı gerektiriyor. Hepsi birbirinden bağımsız görünen bulmacaların çözümü başlarda kolay ancak ilerledikçe karmaşıklaşıyor. Ne yapmanız gerektiğini çözebilmek için de zihninizde yankılanan seslere kulak vermenizi tavsiye ederim.

Hemen bu noktada ufak bir parantez açayım ve dil ile ilgili sıkıntısı olan arkadaşlarımızı biraz rahatlatayım. Hellblade 2: Senua’s Saga anlatı odaklı olduğu için iyi derecede dil gerektiriyor ancak burada Ninja Theory de yardımımıza koşmuş ve Türkçe alt yazı seçeneğini de oyuna eklemiş.

Şimdi kaldığımız yerden devam edebilirim. Oyunun çarpıcı anlatımı, çeşitli unsurların bir araya gelmesiyle mümkün olmuş. Öncelikle, Ninja Theory’nin bu alandaki geniş deneyimi ve Motion Capture teknolojisindeki ustalığı dikkat çekiyor. Daha önce Enslaved: Odyssey to the West oyununda Andy Serkis gibi tecrübeli bir oyuncu ile çalışan firma, Hellblade’de de kalitesini ortaya koymuş.

Özellikle karaktere hayat veren Melina Juergens’in performansı, oyunun duygusal derinliğini artıran önemli bir faktör olarak karşımıza çıkıyor. Juergens, karakterini canlandırırken gösterdiği üstün yetenekle, bizlerin de birçok sahnede ona yardım etme isteğini uyandırıyor. Hikaye boyunca karakterin yaşadığı acıları ve duygusal zorlukları hissetmenizi sağlayarak, onunla empati kurmanızı mümkün kılmış. Bu sayede, oyun sadece görsel ve işitsel bir deneyim olmaktan çıkarak, duygusal bir yolculuğa da dönüşüyor. Ninja Theory’nin bu denli başarılı olmasının arkasında, ekiplerinin yetkinliği ve oyuncu performanslarını en üst seviyeye çıkarması yatmakta.

Dövüş Mekanikleri

Dövüş mekaniklerinin çok temel olduğunu söylesem de gitgide gelişen yapısı, Senua’yı daha çok sevmenize sebep olacak. Ancak, sanki yapmamız gereken tüm hamleler daha önceden planlanmış gibi görünüyor. Kombinasyonu tutturduğunuzda başarılı olurken, kaçırdığınız ufak bir nokta ölümünüze sebep olabiliyor. Neyse ki otomatik kayıt özelliği hemen imdadınıza yetişiyor. Burada biraz daha serbestlik sunulsaymış daha yüksek bir puan kesin alırdı. Ancak ilk oyunu oynadıysanız, onda da benzer bir durumun olduğunu hatırlayacaksınız.

Benzer bir durum akışta da söz konusu. Senua’s Saga, açık dünya oyunu olmadığı için gideceğimiz yön, hep belli, doğrusal bir akış sunuyor. Yeri gelmişken söyleyeyim, ilerlerken yolunuz herhangi bir şekilde ikiye ayrılıyorsa, mutlaka ikisine de gitmeye özen gösterin. Zira yollardan birinde ya hikayeyi derinleştirecek bir anlatı totemi ya da çorak toprakları yeniden yeşillendirecek bir ağaç bulunuyo

Sesler ve Müzik

Böyle manzara, ağalar, yeşillik falan dediysem de oyunu öyle standart macera oyunları ile karşılaştırmamak lazım. Bende daha çok gerilimi üst seviyeye taşıdı. İlerledikçe artan dozu da iyice sinir bozucu seviyeye geldi. Özellikle de kapalı ve karanlık ortamlarda. Kafanızda seslerin de sürekli olarak sizi uyarması iyice sinirlerimi altüst etti desem yalan olmaz. Zaten gerilmişim, bir de üzerine manyak teyzelerin “Aman dikkat et yavrum” misali konuşmaları her gölgeden korkutur hale getirdi.

Bunların üzerine bir de yumuşak ama gerilimi üst seviyede tutan müzikleri eklediğimde, benim gibi gereğinden fazla korkan birini daha da sıkıntılı bir hale sokuyor. Fragmanda dinlediğimiz müziği hatırlarsınız. Viking ezgileri ve yırtıcılığı bir araya gelmişti. Oyunda da kimi zaman yumuşak kimi zaman da fragmandaki gibi sert müzikler bizi bekliyor.

Sonuç

Ninja Theory’nin ortaya koyduğu çalışma takdire şayan. İlk oyunu hem hikaye hem akış olarak aşmış. Yılın oyunu olacağını hiç sanmam ama yılın en iyi oyunlarından biri olduğu da kesin. İster satın alın isterseniz de Game Pass aracılığı ile ilk günden oynayın, Senua’s Saga: Hellblade 2, kütüphanenizde olması gereken oyunlardan biri olmuş.

Oyun hakkında anlatılacak çok fazla şey var ancak çok anlatı odaklı olduğu için değinmek istemiyorum. Çünkü ne anlatırsam anlatayım, spoiler olacağı kesin. O sebeple tek söyleyeceğim şey var ki o da türü seviyorsanız kaçırmamanız gereken bir yapım.

  • Site İçi Yorumlar

En az 10 karakter gerekli